Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Ortak Basın Açıklaması
Bugünler otoriter bir sistemin bir tek adam rejiminin mi demokrasinin mi savunulacağı değişmeyen iktidarın hak vaki olana kadar bu koltukta kalacağım ilelebet değil diyenlerin mi yoksa ben kimi seçersem o yönetir diyenlerin mi başarılı olacağı bir süreçte toplum tarafını belli ediyor tüm siyasetçiler tarafını belli ediyorlar

Değerli Basın Mensupları,
Haftaya başlarken hepinizin duyduklarını biz de duymuştuk. Saraçhane’ye kayyım Barolar Birliğine kayyım, Cumhuriyet Halk Partisine, kayım bir terör soruşturması ve bir suç örgütü soruşturması yakıştırması ve iftirasıyla karşı karşıyayız.
Gözaltıların 4 gününe girmiş durumdayız. Yarın sabah 6:20 itibariyle başta Sayın Ekrem İmamoğlu, Murat Çalık Emrah Şahan ve tutuklu bulunan arkadaş gözaltında bulunan arkadaşlarımızı hâkim karşısında kararlarının verilmiş olması gerekiyor.
Bu süreci çok yakından takip ediyoruz. İlk andan itibaren Saraçhane’deyiz. Burayı mağdur aileleri yaptığımız kısa iki ziyaret dışında bir dakika terk etmedik bir dakikada yalnız kalmadık yakından izliyorsunuz.
Bugün de çok kıymetli Ali Babacan Sayın Genel Başkanımız değerli heyetiyle birlikte Genel Başkan Yardımcıları, Milletvekilleri İstanbul İl Başkanıyla birlikte bir dayanışma ziyaretinde bulundular.
Kendilerinden hem kendilerine süreçle ilgili bilgi verme hem de kendilerinin engin devlet deneyimlerinden yararlanma imkânı bulduk.
Ben ziyaretleri için kendilerine müteşekkirim. Bugünler otoriter bir sistemin bir tek adam rejiminin mi demokrasinin mi savunulacağı değişmeyen iktidarın hak vaki olana kadar bu koltukta kalacağım ilelebet değil diyenlerin mi yoksa ben kimi seçersem o yönetir diyenlerin mi başarılı olacağı bir süreçte toplum tarafını belli ediyor tüm siyasetçiler tarafını belli ediyorlar

Darbe dönemlerinde darbeler şüphesiz iktidara karşı yapılır partideki iktidar olarak ve İstanbul Büyükşehirdeki iktidar olarak burada iktidar biziz ama herkes döner muhalefetin gözünün içine bakar siz neredesiniz diye bu süreçte bu süreçte bizim dışımızdaki bizim karşımızdaki Cumhur
İttifakı dışında muhalefetten tek bir çatlak ses çıkmamasını kolay değil hırsızlıkla yolsuzlukla teröristlikle suçlanıyorsunuz.
Burada gösterilen tüm siyasi partiler, tüm sivil toplum örgütleri sendikalar, meslek örgütlerinin gösterdiği dayanışmaya bir kez daha Sayın Başbakanın Sayın Genel Başkanın huzurunda teşekkür ediyorum ve sözü kendilerine bırakıyorum evet teşekkür ederim.
Değerli Basın Mensupları
Aradan neredeyse tam 3 yıl geçti yine Saraçhane’deyim. Yine bir haksızlık var yine bir hukuksuzluk var ve bizim de yine itirazımız var arkadaşlarımızla beraber demokrasi için buradayız hak ve özgürlükler için buradayız adalet için buradayız gerçekten Türkiye’nin şu son bir yıllık süre içerisinde bazı konularda umutların yeşermeye başladığı bir dönemden geçiyorduk.
Neydi bunlar?
Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinde acaba farklı bir dönem başlayabilir mi diye böyle ufak ufak umutlar yeşeriyordu. Suriye’de umutlar yeşeriyordu acaba rejim düştükten sonra yeni bir Suriye daha adil bir Suriye olur mu diye e Türkiye içinde terörsüz bir Türkiye ile ilgili umutlar yeşeriyordu ekonomide çok zor ve ağır bedenini milyonlarca vatandaşımızın ödediği bir ekonomik modelle acaba enflasyon düşer mi umutları yeşeriyordu
Tam da bu umutların yeşerdiği dönemde maalesef şu son bir hafta içinde olanlar ülkemizdeki o bütün umutları tekrar karartan insanlarımızın özellikle gençlerimizin yarınlara olan güvenini tamamen yitirmesine sebep olan gelişmeler oldu evet üzülüyoruz ama bir o kadar da kızıyoruz çünkü Türkiye çok büyük ve güzel bir ülke ama bu büyük ve güzel ülke gücünü nereden alacak meselenin tam da özünde bu var şu andaki iktidar diyor ki biz gücü tek elde topladık işte böyle güçleneceğiz olmadı olmuyor.
2013’deki anayasa değişikliğinden bu yana tam 8 yıl geçti Türkiye sürekli güç kaybediyor.
Çünkü arkadaşlar gerçekten güçlü bir ülke gücünü hukuktan alır gücünü kural bazlı yönetimden alır gücünü adaletten alır gücünü güçlü kurumlardan alır bir ülkede güçlü kurumlar varsa o ülke güçlüdür o ülkenin yargısı güçlüyse bağımsız ve tarafsız çalışıyorsa ülke güçlüdür o ülkenin ekonomik kurumları özellikle Merkez Bankası gibi BDDK gibi kurumları gerçekten bağımsızsa o ülke güçlüdür.
Şu anda ülkemizde maalesef demokrasi zayıfladı ekonomi zayıfladı ve şu anda içinde bulunduğumuz bir haftanın sosyal ve ekonomik maliyetlerine şöyle bir bakacak olacak olursak gerçekten sosyal maliyeti özellikle çok iç parçalayıcı noktada görüyoruz gençlerimiz yollarda gençlerimiz sokaklarda gençlerimiz meydanlarda niye biliyor musunuz?
Çünkü acaba Türkiye bir gün demokrasiye ulaşır mı diye bir beklentileri vardı bu hafta olanlar o gençlerimizin ümidini beklentilerini tamamen kıracak gelişmeler gençlerimiz onun için meydanlarda bu ülke için meydanlarda bu ülkenin yarınları için meydanlarda tabii meydanlardan sokaklardan bahsedince burada ben özellikle Sayın Cumhurbaşkanına da bir mesaj iletmek istiyorum; hiç kimseyi özellikle de gençlerimizi provoke edici meydanları daha da farklı bir noktaya getirici ne bir üslup ne bir tavır ne de bir karar içerisinde olmasın demokrasilerde protesto hakkı en temel insan hakkıdır protesto hakkı proteston yolu vardır yöntemi vardır kendi hukuku vardır ama hukuk içerisinde protesto demokrasilerde en temel haktır.

Burada tabii gençlerimize de özellikle bir tavsiyede bulunmak istiyorum:
Haklıyken haksız yere düşecek davranışlardan hareketlerden de uzak dursunlar özellikle bu kalabalıkları fırsat bilen kalabalıkları kendileri için bir oyun alanı haline getirmek isteyen kötü niyetli insanlar da olabilir sağda solda onlara da dikkat etmek lâzım.
Medeni bir şekilde şiddete kaçmadan protesto hakkı sonuna kadar kullanılmalıdır.
Türkiye’de değerli arkadaşlar değerli basın mensupları evet hiç kimse kanunlar karşısında ya da yargı karşısında dokunulmaz değildir olmamalıdır.
Türkiye’de de kamu yönetiminde belediyelerde varsa hatalar varsa yanlışlar bunun hesap yeri tarafsız ve bağımsız mahkemelerdir tarafsız ve bağımsız yargıdır özellikle altını çize çize söylüyorum yani bağımsız olması yetmiyor bir de tarafsız çalışması gerekiyor.
Çünkü durumdan vazife çıkarıp hiç kimse bir şey demediği halde kendiliğinden taraflı hareket edenler de olabiliyor şu andaki ülkedeki sistemde maalesef dolayısıyla herkesin şeffaflık ilkesine ve hesap verebilirlik ilkesine göre çalışması ve günü geldiğinde de hesap vermeye hazır olması lazım ancak Türkiye’de şu anda yürütülen süreç hükumetin iktidarın oluşturduğu bir baskı ikliminin ve uyguladığı operasyonların sadece bir uzantısı şu andaki görüntü bu Türkiye’de sivil toplum baskı altında mı baskı altında iş dünyası baskı altında mı baskı altında gördük.
TÜSİAD’la ilgili yapılanları ya ülkedeki gerçekleri söylediler diye vay şöyle yaptınız vay böyle yaptınız diye hemen TÜSİAD’ın en üst iki düzey yöneticisini aldılar ifadeye çağırdılar.
Polis eşliğinde bu ne demek konuşma konuşmayın kafamı bozarsanız düşeceğiniz durum budur demek bütün iş dünyasına ayar vermek demek sivil topluma bir kişiyi içeride tutuyorlar.
Tüm sivil topluma ayar veriyorlar siyasi partiler üzerindeki baskılar belediyeler üzerindeki baskılar sanat camiası üzerindeki baskılar gerçekten bunlar kabul edilebilir şeyler değil arkadaşlar ama bu iklim bu baskı iklimi kolayca aşılabilir yeter ki Türkiye’de demokrasiye inanalım demokrasiye inancımızı asla kaybetmeyelim şu anda yargıya bakıyoruz.