Özkan’dan Akşener’e: İmamoğlu’nun zerre kadar konuya dahli yok
İbrahim Özkan, kendisini eleştiren Meral Akşener’e, “son kez” yanıt verdi: “Meral Akşener Hanım savaş ilan ettiğini söylüyor, siyaset bir savaşma sanatı değil uzlaşı sanatıdır, akılla hareket edilmesi gerekir, toplam faydaya bakmak lazım, bunun için mücadele etmek gerekir. ‘Savaş ilanı kabul ediyorum’ sözü doğru değil.”
İYİ Parti’den istifa eden İbrahim Özkan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in dün (19 Aralık) Uşak’ta yaptığı açıklamalara ilişkin konuştu.
Akşener, Özkan’ın önceki gün katıldığı bir televizyon kanalında yaptığı “Genel merkezin bilgisi var. Ben iş birliğinden yanayım. Bu tavrımı herkes bilirdi. Ekrem Bey’in siyasi danışmanları ile temasım var. Onlarla bir süreç yürüttüm” açıklamalarına yanıt verdi.
Akşener, Özkan’ın açıklamalarına cevap verirken isim vermeden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu hedef aldı ve “Dün akşam bir televizyon programında, benim bilgim dahilinde hem Ankara’da hem İstanbul’da pazarlıklar yapılmış. Arka kapı diplomasisi yapılmış. Benim bilgim yok. Ben böyle komplo işlerine pek inanmam da ama ilk defa partimize yönelik kurumsal bir operasyon olduğu dün ortaya çıktı. Bu ne demek biliyor musunuz? Bir siyasi partinin içişlerine karışmak demektir. Biz bunu 1997’de DYP’de yaşadık. Ben bu konuda idmanlıyım. Şu an itibarıyla bir savaş ilanı olarak kabul ediyorum. Varım, buyursunlar” dedi.
“Siyaset savaşma değil uzlaşı sanatıdır”
bianet’e konuşan Özkan, Akşener’in isim vermeden “komplo kurmak” ile itham ettiği İmamoğlu’nun yürütülen sürece dair hiçbir bilgisi olmadığını söyledi ve şöyle devam etti:
“Meral Akşener Hanım savaş ilan ettiğini söylüyor, siyaset bir savaşma sanatı değil, uzlaşı sanatıdır, akılla hareket edilmesi gerekir, toplam faydaya bakmak lazım, bunun için mücadele etmek gerekir. Dolayısıyla ‘savaş ilanı kabul ediyorum’ sözü doğru değil. Ayrıca Sayın İmamoğlu’nun zerre kadar konuya dahli yok, zerre kadar bilgisi yok, tamamen bizim özgür irademizle yani onların dediği gibi hür ve müstakil şekilde vermiş olduğumuz bir karardı. Bu kararın bedelini de partiden ihraç edilerek verecektik buna fırsat vermeden partiden istifa ettik.”
“Mücadelem parti içindi, bedeli kovulmak oldu”
“Herkesin haberi vardı benim görüşmelerimden” diyen Özkan, devamında şunları söyledi:
“İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e cevap vermek istemiyorum. Genel başkan ile konuşmadığım doğru ama Genel başkan yardımcılarının bilgi verdiğini düşünüyorum.
İş birliği yapılması için mücadele eden insanlar arasında kimse benim kadar konuşmadı. Ankara’nın kurucu İl Başkanı Mesut Özarslan Bey de genel başkanın bilgisi dahilinde sürecin içindeydi ancak konuşmadı, istifa ettiğini açıkladı ve çekildi.
Ben teşkilatlarımızın verdiğimiz mücadeleyi bilmesi gerektiğini düşündüğüm için konuştum. Şimdi bana ‘senin yetkin yok’ diyorlar. Kapı arkası diplomaside, arabuluculuk yapmakta yetki olmaz. Yetki nihai kararı verecek olan kişilerdedir. CHP tarafı böyle bir teklif hazırlığındaydı, ‘bunu yaparsanız makul olabilir, karşılıklı müzakere edilebilir’ dedim ama nihai kararı verecek olan ben değilim ki. Sanki ben arka tarafta gizli bir protokol yapmışım gibi bir algı yaratılıyor. Ortada protokol falan yok.
Sözlü şekilde ‘25 büyükşehir meclis üyeliği, büyükşehirde başkanvekilliği ve en az 3 tane kazanılacak belediye vermeniz gerekiyor’ dedim. ‘İYİ Parti’nin oylarının İstanbul’da 1 milyonun altına düşmeyecek kadar garanti edilmesi gerekiyor’ dedim. Ben yanlış bir şey söylemedim, sadece İYİ Parti’nin iyi olması için mücadele verdim. Benim mücadelem parti için oldu ama bunun da bedelini ödedim zaten, partiden kovuldum.”
“Artık açıklama yapmayacağım”
Özkan, konuşmasını bitirirken belli bir süre konuşmayacağını belirtti ve ekledi: “İYİ Parti’nin tabanıyla sorun olmasını, İYİ Parti’deki arkadaşlarımın emeklerinin ziyan olmasını istemiyorum. Artık açıklama yapmayacağım, belli bir süre susacağım.
Şunun da bilinmesi gerekiyor, kimse kimsenin tabanını bir yere götüremez, seçmen de hür ve müstakildir. Bir partinin üyesi olmak demek o partinin bütün politikalarını benimseneceği anlamına gelmiyor. İYİ Partinin 500 bin üyesi var ama 5 milyon oy alıyor. Parti üyesi olmayıp partiye oy veren 10 kat fazla insandan söz ediyoruz. Dolayısıyla parti üyeliği sadece o partinin aidiyetini oluşturmaz, partiye oy veren insanlar parti politikalarına tutarlığa bakar, 31 Mart seçimleri bunun da bir testi olacak.”